9 Temmuz 2018 Pazartesi

Güzel Diyar Ardahan

ARDAHAN


İlin Yüzölçümü : 5.035,51 km² (503.551 ha)

Enlem : 41º36’13” kuzey, 40º45’24” güney

Boylam : 43º29’17” doğu, 42º25’43” batı



İlin Nüfusu : 112.721


Önemli Dağları : Allahuekber Dağları-Kabak Tepe (3055 m.), Keldağı (3033 m.), Ilgar Dağı (2918 m), Cin Dağı (2957 m), Kısır Dağı (3197 m), Uğurlu Dağı (2806 m), Gözedağ Dağı (3167 m), Ahaşen Dağı (2812m)



Önemli Akarsular : Kura Nehri, Posof Çayı, Çıldır Karaçay



Önemli Gölleri : Çıldır Gölü, Aktaş Gölü



Önemli Ovaları : Ardahan Ovası, Göle Ovası



Önemli Havzalar : Ardahan Havzası (Hanak ve Damal İlçelerini içine alan Meşe Ardahan Havzası dahil), Göle Havzası, Posof Havzası, Çıldır 



İlçeleri : Ardahan Merkez, Göle, Hanak, Damal, Çıldır ve PosofHavzası


İlin Tarihi : Ardahan İlinin tarihine ait en eski yazılı belge Çıldır Gölü’nün güneybatısındaki Taşköprü Köyü Kayalığına Urartu Kralı II. Serdur'un (M.Ö. 753-735) kazdırdığı fetih kitabesidir. Yörede ilk Türk yerleşimi M.Ö. 720 yılında Kıpçaklar’ın ataları olan Kimmerler'in bölgeye gelmesiyle başlamıştır. M.S. 628 yılında Hazar Türkleri’nin bir kolu ve Ardahan adının kaynağı olan Arda Türkleri yöreyi ele geçirmişlerdir. 1069 yılında Alparslan tarafından fethedilerek Selçuklu egemenliğine giren Ardahan 1551’de Osmanlı İmparatorluğu topraklarına dahil olmuştur. Kura Nehri yukarı havzasında yer alan Ardahan, Göle, Hanak ve Çıldır bölgesi 93 Harbi olarak bilinen 1877 Türk-Rus Savaşı’na kadar Osmanlılar’ın “ARDAHAN SANCAĞI ”nı oluşturuyordu. O zamanki “Sancak” (Liva) deyimi, şimdiki “İl“ (Vilayet) karşılığında kullanılıyordu.
1828-1855 yıllarında Rus işgaline maruz kalan Ardahan, 1878 Berlin Antlaşmasıyla savaş tazminatı yerine Kars ve Batum’la “Elviye-i Selâse” ( üç il) Ruslar’a bırakılmıştır. Bu süre zarfında esaret altında yaşamak zorunda kalan Ardahan’da yer yer ayaklanmalar olmuş ise de bu ayaklanmalar kanlı bir şekilde bastırılmıştır. 1918 yılında imzalanan Brest-Litovsk Anlaşması ile Osmanlılar’a iade edilmiştir. Böylece Ardahan 40 yıllık Rus hakimiyeti son bulmuştur. Resmen “Elviye-i Selâse” denilen üç sancağın, 1918 Nisanındaki ilk kurtuluştan doğan sevinci altı aydan fazla sürmemiş; 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşmasıyla ordumuzun çekilmesi sonucu Ermeni ve Gürcülerin işgaline uğramıştır. Bunun üzerine Ardahan, 5 Kasım 1918’de ilk Müdafaa-i Hukuk teşkilatımız olarak Kars’ta kurulan Milli Şura adlı geçici hükümete katılmış; altı ay süresince doğuda Ermenilerle, kuzeyde Gürcüler’le mücadele edilmiştir. Milli Şura Hükümetince Mondros Mütarekesi şartları reddedilmiş, I. Ardahan Kongresi (3-5 Ocak 1919) ve II. Ardahan kongresi (7-9 Ocak 1919) ile kurtuluşa giden yol açılmıştır. Ardahan, Kazım Karabekir Paşa ve Halit Paşa komutasındaki ordumuz tarafından 23 Şubat 1921’de düşman işgalinden kurtarılmıştır.
7 Temmuz 1921 tarihinde mutasarrıflık yapılan Ardahan 1926 yılında 877 sayılı kanunla ilçe yapılarak Kars iline bağlanmıştır. Halkın talebi ve SSCB’nin dağılmasıyla bölgede meydana gelen gelişmeler göz önüne alınarak 27.05.1992 tarih ve 3806 sayılı kanunla yeniden İl statüsüne kavuşmuştur.
İlin Coğrafi Durumu
Ardahan İli 41º36’13” kuzey, 40º45’24” güney enlemleri ve 42º25’43” batı, 43º29’17” doğu boylamları arasında 1829 m. rakımda yer almaktadır. Anadolu’nun kuzeydoğusunda yer alan Ardahan İli, kuzeyinde Acaristan Özerk Cumhuriyeti, kuzeydoğusunda Gürcistan ve kısmen de Ermenistan, güney ve güneydoğusunda Kars, güneybatısında Erzurum ve batıda Artvin illeri ile sınırlıdır. Oltu’ya, Batum’a, Artvin’e, Ahıska’ya ve Kars’a açılan önemli geçitleri ve boğazları vardır.
İl alanı ana çizgileriyle 1800-2100 m yükseltilerinde ovalarında yer aldığı dalgalı bir yapıya sahip plato görünümündedir. Bu plato yüzeyinde merkezi püskürmelerle oluşan Cin Dağı (2957 m), Keldağı (3033 m), Ilgar Dağı (2918 m), Kısır Dağı (3197 m) gibi volkan konileri vardır. İl platosunun kenar kısımlarından güneydoğusunu Allahuekber Sıradağları, kuzey batısını da Yalnızçam Sıradağları oluşturur. Yine bu plato alanı içinde güneybatı-kuzeydoğu yönünde uzanan Göle, Ardahan, Çıldır ve Aktaş gibi alüvyal tabanlı ve tektonik kökenli bir takım depresyonlar bulunmaktadır. Bu depresyonlar yarma vadilerle birbirlerine bağlanmış durumdadır.
Dağlar :
Ardahan İli genel olarak dağlık bir yayla görünümündedir. İl topraklarının görünümü çoğunlukla sıra dağlarla bölünmüş, bunların arasında yüksek düzlükler, ova ve vadiler şeklindedir. İl toprakları ülkenin genel topografik yapısında görülen, batıdan doğuya doğru gidildikçe oluşan yükselimin en son noktasındadır. Ardahan İlinin kuzey kesiminde Yalnızçam Dağları (2715 m.), güney batı kesiminde ise Allahuekber Dağları-Kabak Tepe (3055 m.) bulunmaktadır. Kuzey doğusunda Keldağ'ı (3033 m), doğusunda Akbaba Dağı (3026 m.) ve ilin en yüksek noktasını oluşturan Kısır Dağının doruğu (3197 m) ise güney kesiminde bulunmaktadır.
Bunun haricinde önemli dağlar ve yükseltileri; Ardahan-Göle arasında üzerinde kayak merkezinin de bulunduğu Uğurlu Dağı (2765 m), Posof Ilgar Dağı (2918 m), Hanak Serinkuyu ve Çavdarlı Yaylalarının üzerinde bulunduğu Cin Dağı (2957 m), Posof-Göze Dağı (3167 m), Alagöz-Yaylacık Köyleri arasında Ziyaret Tepesi (2454 m), Büyük Sütlüce ve Hoçuvan arasında Kartal Tepesi (2521 m), Hanak, Alaçam-Baştoklu-Koyunpınar Yaylalarının arasında bulunan Persokıran Tepesi (2641 m.) dikkat çekenler arasındadır.
Vadiler :
Esasen Kura Nehri, Posof Çayı hariç (yurt dışında tekrar Kura Nehri’ne katılmaktadır) Havzadaki tüm alanın yağış ve yüzey sularını toplamaktadır. Kura Nehri, Ardahan şehir merkezindeki tarihi Ardahan Kalesinden itibaren yatağı boyunca Ülke ve İl sınırı içerisinde 50-600 m. arasında değişen dar ve derin vadi (kanyon) oluşturmaktadır. Bu kanyon İl sınırları içerinde yaklaşık olarak 90 km lik bir uzunluğa sahiptir. Bunun dışında Kura Nehri’ne karışan Cot Suyu, Beşikli Mağarası, Dilekdere Köyü hattında yaklaşık 8,5 km, Çıldır-Karaçay Yıldırım Tepe batısından itibaren Sukarışan Mağarası hattında yaklaşık 9,5 km daha küçük ölçekli dar ve derin vadi ( kanyon) oluşturmaktadır.
1950-1350 m. rakımları arasında seyreden bu derin vadiler, flora-fauna (bitki-hayvan) çeşitliliği ve doğal güzelliklerce zengin olup bilimsel araştırmalar için ise bakir bir alan oluşturmaktadır. Ayrıca bu vadi içerisinde, tarihi kale ve kulelerden olan Kazankale, Şeytan Kalesi, Kurt Kale, mağaralar ve harabeler yer almaktadır.
Vadi yukarıdaki özelliklerinin yanında, rafting ve dağ-doğa (trekking) yürüyüşü sporlarına uygun parkurlar içermekte dolayısıyla ekolojik turizm potansiyeli oluşturmaktadır.
Ovalar :
Ardahan merkez ilçenin de üzerinde kurulduğu Ardahan Ovası, 180 km²'lik alan ile İlin en büyük ovasıdır. Ovanın ortasında Kura (Kür) Nehri geçmektedir. Göl ve akarsu depolarının yer aldığı ova tabanında geniş çayırlıklar görülür. Ovanın ortalama yükseltisi 1850 m dir.
Diğer önemli ova ise Göle İlçe merkezinin üzerinde kurulu bulunduğu 150 km²’lik Göle Ovasıdır. Göle Ovasının yüksekliği ortalama 2000 m. civarındadır. Göle ovasında çayırlar geniş yer kaplayıp, bataklıklar mevcuttur.
Ayrıca, nispeten daha küçük alanlardan oluşan Hanak Ovası (20 km²) ve Hoçuvan Ovası (14 km²) da bu grupta adlandırılabilir.
Mevcut ovalar büyük oranda uzun boylu çayırlarla kaplı olup, bunların bir kısmında tahıl, yem bitkileri ve önemli oranda da çayır otu üretimi yapılmaktadır. İlkbahar ve sonbaharda ise hayvan otlatma alanı olarak kullanılmaktadır.
Yaylalar :
Ardahan İlindeki mevcut dağların daha çok uygun meyildeki etekleri 3 aylık yaz mevsiminde yayla olarak kullanılmaktadır. Ortalama 2000-2800 m. yükseklikte olan bu yaylalar, sahip olduğu zengin otlaklarla hayvancılık için elverişli bir ortam oluşturmaktadır. Artvin–Ardanuç sınırında Yalnızçam Dağları üzerinde bulunan Bülbülhan Yaylası; Erzurum, Artvin ve Ardahan köylülerinin katılımı ile panayır ve pazar amaçlı kullanılmaktadır.
İldeki yüksek yayla stepleri, yayla hayvancılığı bakımından büyük önem taşır. Nitekim, buradaki step topluluğuna, yayladan yararlanma süresi içinde hayvan yetiştiriciliğinin en değerli kaynağını oluşturduğu için Sözer (1972) tarafından buna “Yayla Vejatasyonu” adı verilmiştir. Nisan ayının sonundan itibaren ve mayıs ayı başlarında karların erimesi ve karasallık nedeniyle sıcaklığın hızla yükselmeğe başlaması, yayla steplerini birden bire canlandırır. Bu nedenle de, haziran ayının ilk yarısı içinde hemen her tarafta yaylacılık faaliyeti başlar ve hayvanlar yayla alanlarına yayılır. Erken ve aşırı otlatma ile birlikte yüksek yayla stepleri erken tükenir ve en geç eylül ayının ilk yarısında yaylalardan dönüş sona erer.
Yüksek yayla steplerini oluşturan bitkilerin en çok rastlanılanları şunlardır: Agropyron intermedium, Agropyron repens (tarla ayrığı), Alopecurus pratensis (tilki kuyruğu), Artemisia sp. (yavşan otu), Alchemilla caucasica, Bromus erectus, Centaurea depressa, Galium verum, Lotus corniculatus (gazal boynuzu), Medicago varia, Onobrychis cornuata, Phleum hirsitium, Ranunculus orientalis, Salvia verticillata, Taraxacum officinale (aslan dişi), Trifolium hybridum, Thymus fallax, Veronica orientalis, Vicia sativa.
Yüksek yayla stepleri kuşağı üzerinde ortalama 2600-2700 m den sonra yüksek alanlarda yine ot topluluğu olan yüksek dağ-çayır (subalpin-alpin) bitkileri yer alır. Kar örtüsünün geç kalktığı, fakat yaz devresinde (özellikle temmuz, ağustos ayları) ısınmanın fazla olduğu bu yerlerde dağ çayır bitkileri haziran ayının ilk yarısında yeşillenmeye ve çiçeklenmeye başlar. Bundan sonra çabuk olgunlaşan türler, en geç eylül ayı sonunda vejetasyon devresini tamamlar. Zaten ekim-kasım aylarında başlayan kar yağışları ile burada subalpin-alpin kuşağın her yanı kısa zamanda kar ile örtülür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı büyük harfle yazmayınız.

Gelibolu Yarımadası... Çanakkale

18 Mart Deniz Zaferi Boğaz Muharebeleri ve 18 Mart 1915 Çanakkale Boğaz Zaferi Avrupa’da başlayan karşılıklı savaş ilanları sonrasında Osman...